William SHAKESPEARE |
Şiir Klipleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şiir Klipleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
10 Mayıs 2012 Perşembe
18 Nisan 2012 Çarşamba
ŞİİR KLİBİ: "ACIYOR..." TURGUT UYAR
ACIYOR
Mutsuzluktan söz etmek istiyorum
Dikey ve yatay mutsuzluktan
Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
Sevgim acıyor
Biz giz dolu bir şey yaşadık
Onlarda orada yaşadılar
Bir dağın çarpıklığını
bir sevinç sanarak
En başta mutsuzluk elbet
Kasaba meyhanesi gibi
Kahkahası gün ışığına vurup da
öteden beri yansımayan
Yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi
Öbürünün bir kadından aldığı verem
Bütün işhanlarının tarihçesi
sevgim acıyor
Yazık sevgime diyor birisi
Güzel gözlü bir çocuğun bile
O kadar korunmuş bir yazı yoktu
Ne denmelidir bilemiyorum
sevgim acıyor
Gemiler gene gelip gidiyor
Dağlar kararıp aydınlanacaklar
Ve o kadar
Tavrım bir şeyi bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün
İlkbahar geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi
gündüzün
sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse
Eylül toparlandı gitti işte
Ekim filanda gider bu gidişle
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar
Turgut Uyar
31 Mart 2012 Cumartesi
ŞİİR KLİBİ: "İşidin Ey Yârenler..." Yunus Emre
İşidin Ey Yârenler
İşidin ey yârenler
Aşk bir güneşe benzer
Âşık olmayan gönül
Misal-i taşa benzer
Taş gönülde ne biter
Dilinde ağu tüter
Nice yumşak söylese
Sözü savaşa benzer
Aşkı var gönül yanar
Yumşanır muma döner
Taş gönüller kararmış
Sarp katı kışa benzer
Ol sultan kapısında
Hazreti tapısunda
Âşıkların yıldızı
her dem çavuşa benzer
Geç Yunus endişeden
Gerekse bu pîşeden
Ere aşk gerek önden
Ondan dervişe benzer
Yunus Emre
28 Mart 2012 Çarşamba
ŞİİR KLİBİ: "Sana ibret gerek ise..." YUNUS EMRE
YUNUS EMRE
Sana ibret gerek ise
Gel göresin bu sinleri
Ger taş isen eriyesin
Bakıp görünce bunları
Şunlar ki çoktur malları
Gör nice oldu halleri
Sonucu bir gömlek giymiş
Onun da yoktur yenleri
Hani mülke benim diyen
Köşk ü saray beğenmeyen
Şimdi bir evde yatarlar
Taşlar olmuş üstünleri
Bunlar eve girmeyeler
Züht ü taat kılmayalar
Bu beyliği bulmayalar
Zira geçti devranları
Hani ol şirin sözlüler
Hani ol güneş yüzlüler
Şöyle gayip olmuş bunlar
Hiç belirmez nişanları
Bunlar bir vakit beğler idi
Kapıcılar korlar idi
Gel şimdi gör bilmeyesin
Beğ hangidir ya kulları
Ne kapı vardır giresi
Ne yemek vardır yiyesi
Ne ışık vardır göresi
Dün olmuştur gündüzleri
Bir gün senin dahi Yunus
Benim dediklerin kala
Seni dahi böyle ede
Nitekim etti bunları
YUNUS EMRE
23 Mart 2012 Cuma
ŞİİR KLİBİ: " Nerenktibahar"
Şimdi
siyah-beyazsın, özür dileme
İlk öl
düğünde
yeşil
bişeydin
Gizlen de
koroda
söylüyor
gibi yap
koruya
sığın da
yaşıyor gibi...
Sana burdan
bakan benim
Bahar sonsuza
dek gitmişse eğer
bir dengeli
delilikmiş
düşlere
dalmak
Bu sana
kehanetimdir
önümde eğil.
Annen gibi
ağlar da keman
kurt ulur düşlerin de ya;
hiçbir sefer tırmanmadım
senin çığlık saçlarına
Gözlerin yanar
yanar
arkana bakma...
Şimdi siyah bi yazsın özür dilerim...
Göm
Ölüm bundan başka nedir?
Göm
beni
bir gün belki
biri bulur
Yandı ya aslım
hala sağım
Çürüdüm
çürüdüm
ben ilki
yitik
kaçıncı baskı
bir gravürüm
Üçüncü
Sahte
Sağır mısın?
Acı sustu
Acı da vurma!
Işıksız delikte kaybolur ıslık
yel gibi
dönmeyelim
her yanım
ıslak
Göm
yine göm git!
Hakkın ya
kırıntılarım
süpür
götür
sat
Kendimi
törpüledim
aslıma sığmak
için
küçüldüm
küçüldüm
düm tekâ düm
tek...
Dördüncü
Sahte
Çerçevedekilerin
hepsi de
külmüş
Hayli
geç oldu bunu ağlamam
Çok sefer
terk edip geri döndüğümde
bu
kül kapağın yasını tuttum
İhaneti
işaret etmek için ben
taştan yontup
bu sureti
bahçene
diktim
eridim
eridim
ben deminkiyim.
Kıvanç Nalça
18 Mart 2012 Pazar
ŞİİR KLİBİ: " BİR GÜNÜN SONUNDA ARZU"
Ahmet Hâşim |
AHMET HAŞİM
Sembolizmin öncülerinden olan
Ahmet Haşim, Bağdat'ta doğmuştur. Babasının Arabistan vilâyetlerindeki
memuriyetleri sebebiyle düzensiz bir ilkokul tahsili görür. Aynı sebepten dil
olarak da sadece Arapçayı öğrenir. Annesinin ölümü üzerine 12 yaşında babasıyla
birlikte İstanbul'a gelir. 1897'de Galatasaray Sultanîsi'ne yatılı olarak
verilir. 1907'de mezun olunca Reji İdaresine memur olarak girer. Bir taraftan
da Mekteb-i Hukuk'a devam eder. I. Dünya Savaşı'ndaki askerliği (1914 – 1918)
sırasında Anadolu'nun çeşitli yerlerini görme fırsatı bulur. 1924'te Paris'e,
1932'de de hastalığı sebebiyle Frankfurt'a gider.
Çeşitli yerlerde memur olarak
çalışan Ahmet Hâşim, daha çok öğretmenlik yapmıştır. Sanâyi-i Nefise
Mektebi'nde (Güzel Sanatlar Akademisi) mitoloji dersleri hocalığı ve Mülkiye
Mektebi'ndeki Fransızca öğretmenliği görevlerine ölünceye kadar devam eder.
Hâşim'in sanat ve edebiyata
ilgisi Galatasaray Sultanîsi'nde başlar. Bilinen ilk manzumesi "Leyâl-i
Aşkım" 1901'de "Mecmua-i Edebiyye"de yayınlandı. Bu dönemde
Muallim Naci, Abdülhak Hâmid, Tevfik Fikret ve Cenab Şahabeddin'in tesiri
altında kaldı. Son sınıfta iken Fransız şiirini ve sembolistleri tanıdı. Bundan
sonra kendi şahsiyetini gösterdi ve ilk şiirlerini kitaplarına almadı. 1905 –
1908 yılları arasında yazdığı ve Piyâle kitabına aldığı "Şi'r-i
Kamer" serisindeki şiirleri hayal zenginliği, iç ahenkteki kuvvet ve büyük
telkin kabiliyeti ile dikkat çekti ve beğenildi. 1909'da kurulan Fecr-i Âtî'ye
girdi. "Edebiyatı ideolojinin değil, estetiğin emrine vermek"
prensibinden hareket eden Fecr-i Âtî grubunun yayın organı Servet-i Fünûn
dergisinde şiirler yayınladı ve Servet-i Fünûn - Edebiyat-ı Cedide -
topluluğuna yapılan hücumlara makaleleriyle katıldı. 1911'de yayınlanan Göl
Saatleri adlı şiirleriyle haklı bir şöhret kazandı. Fecr-i Atî dağıldıktan
sonra siyasî ve edebî akımların dışında kendisine has bir şiir ve nesir
anlayışının tek temsilcisi olarak kaldı.
Sizinle paylaştığım bu şiir Ahmet
Hâşim’in Piyâle adlı eserinde yer alır.
BİR GÜNÜN SONUNDA ARZU
Yorgun gözümün halkalarında
Güller gibi fecr oldu nümayan,
Güller gibi... sonsuz, iri güller
Güller ki kamıştan daha nalan;
Gün doğdu yazık arkalarında!
Altın kulelerden yine kuşlar
Tekrarını ömrün eder ilân.
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam
Alemlerimizden sefer eyler?
Akşam, yine akşam, yine akşam
Bir sırma kemerdir suya baksam
Akşam, yine akşam, yine akşam
Göllerde bu dem bir kamış olsam!
(1921)
Ahmet Hâşim
ŞİİR KLİBİ: " MERDİVEN " AHMET HÂŞİM
MERDİVEN... |
SESLENDİREN: KIVANÇ NALÇA
MERDİVEN
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...
Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
Ahmet HÂŞİM
17 Mart 2012 Cumartesi
ŞİİR KLİBİ: " ETME..." Mevlâna Celâleddin-i Rûmî
Mevlâna Celâleddin-i Rûmî
Şiir Klibi: ETME...
ŞİİR: Mevlâna Celâleddin-i Rûmî
SESLENDİREN: Kıvanç Nalça
ŞEMS'İN KAYBOLUŞU
Şems, Sultan Veled'e dedi ki:
“ Gördün ya azgınlıkta yine birleştiler. Doğru yolu göstermekte,
bilginlikte eşi olmayan Mevlânâ'nın huzurundan beni ayırmak, uzaklaştırmak,
sonra da sevinmek istiyorlar. Bu sefer öylesine gideceğim ki hiç kimse benim
nerede olduğumu bilmeyecek. Aramaktan herkes acze düşecek, kimse benden bir
nişan bile bulamayacak. Böylece birçok yıllar geçecek de kimse benim izimi
tozumu göremeyecek.''
İşte Sultan Veled'e böyle yakınan Şems,1247–1248 tarihinde aniden kayboldu.
Mevlânâ, Şems'i çok aradı, onun ayrılığıyla gönülleri yakan,
sızlatan nice şiirler söyledi. Onu aramak için iki kere Şam'a gitti. Yine
Şems'i bulamadı. Mevlana, Tebrizli Şems'i bulamadı ama mana yönünden onu, kendisinde
buldu. Ay gibi kendi varlığında beliren Şems’i, kendi gördü ve dedi ki:
''Beden bakımından
ondan ayrıyım ama bedensiz ve cansız her ikimizde bir nuruz. Ey arayan kişi!
İster onu gör, ister beni. O’yum, O'da ben.''
11 Mart 2012 Pazar
Şiir Klibi: MAALESEF MAVİ
Şiir Klibi: MAALESEF MAVİ Yazan ve Seslendiren: Kıvanç Nalça
MAALESEF MAVİ
Maalesef fevkalade hayaller
kadar güzeldiniz
Fazlasıyla saydam ve kirli bir
pencereden bakıyordum
ŞİİR KLİBİ: DEĞİRMEN... Yazan ve Seslendiren: Kıvanç NALÇA
DEĞİRMEN
Değirmene
mavi değdi
aya basan adımlardan.
Ayna sinsi
baktı buna.
Fakat burda
ayna değil
Hicrî takvim
önemlidir.
10 Mart 2012 Cumartesi
Şiir Klibi: "ÇİLİNGİR"
ÇİLİNGİR
Her bir kilidin
sır anahtarı
Ben çaldığı
her kapıdan
hep geri döndüm
Şiir Klibi: "Zülfünü Verme Yele..."
Şirazlı Hafız'ın "Zülfünü Verme Yele" adlı şiirinin bir bölümünü Kıvanç Nalça yorumladı.
( Zolf Bar Baad )
7 Mart 2012 Çarşamba
Radyo Şiiri - Bertolt Brecht -
Vedat Sakman, Kıvanç Nalça'nın dilimize çevirdiği Bertolt Brecht şiirini besteledi ve yorumluyor.
Radyo şiiri 1936
Sen küçük kutu, tutun bana
kaçalım.
ki taşırken seni evden
gemiye, gemiden trene
kırılmasın lambaların.
Düşmanlarım hakkımda atıp
tutarken yanındaydın
hem yatağımın hem acımın.
Onların zaferlerinden benim
kulaklarımdan geçen,
gece en son sen, sabah ilk
ses sen
Söz ver bana birden bire
susmamak için
Bertolt Brecht
Çeviren: Kıvanç Nalça
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)