Şiir Klipleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şiir Klipleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Mayıs 2012 Perşembe

ŞİİR KLİBİ: 66. SONE ( Vazgeçtim...) William SHAKESPEARE



William SHAKESPEARE

18 Nisan 2012 Çarşamba

ŞİİR KLİBİ: "ACIYOR..." TURGUT UYAR



ACIYOR
Mutsuzluktan söz etmek istiyorum
Dikey ve yatay mutsuzluktan
Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
Sevgim acıyor

Biz giz dolu bir şey yaşadık
Onlarda orada yaşadılar
Bir dağın çarpıklığını
bir sevinç sanarak

En başta mutsuzluk elbet
Kasaba meyhanesi gibi
Kahkahası gün ışığına vurup da
öteden beri yansımayan
Yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi
Öbürünün bir kadından aldığı verem
Bütün işhanlarının tarihçesi
sevgim acıyor

Yazık sevgime diyor birisi
Güzel gözlü bir çocuğun bile
O kadar korunmuş bir yazı yoktu
Ne denmelidir bilemiyorum
sevgim acıyor
Gemiler gene gelip gidiyor
Dağlar kararıp aydınlanacaklar
Ve o kadar

Tavrım bir şeyi bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün
İlkbahar geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi  gündüzün
sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse

Eylül toparlandı gitti işte
Ekim filanda gider bu gidişle
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar


Turgut Uyar

31 Mart 2012 Cumartesi

ŞİİR KLİBİ: "İşidin Ey Yârenler..." Yunus Emre





İşidin Ey Yârenler

İşidin ey yârenler
Aşk bir güneşe benzer
Âşık olmayan gönül
Misal-i taşa benzer

Taş gönülde ne biter
Dilinde ağu tüter
Nice yumşak söylese
Sözü savaşa benzer

Aşkı var gönül yanar
Yumşanır muma döner
Taş gönüller kararmış
 Sarp katı kışa benzer



Ol sultan kapısında
 Hazreti tapısunda
Âşıkların yıldızı
 her dem çavuşa benzer

Geç Yunus endişeden
Gerekse bu pîşeden
Ere aşk gerek önden
Ondan dervişe benzer

Yunus Emre

28 Mart 2012 Çarşamba

ŞİİR KLİBİ: "Sana ibret gerek ise..." YUNUS EMRE

YUNUS EMRE







Sana ibret gerek ise
Gel göresin bu sinleri
Ger taş isen eriyesin
Bakıp görünce bunları

Şunlar ki çoktur malları
Gör nice oldu halleri
Sonucu bir gömlek giymiş
Onun da yoktur yenleri

Hani mülke benim diyen
Köşk ü saray beğenmeyen
Şimdi bir evde yatarlar
Taşlar olmuş üstünleri

Bunlar eve girmeyeler
Züht ü taat kılmayalar
Bu beyliği bulmayalar
Zira geçti devranları

Hani ol şirin sözlüler
Hani ol güneş yüzlüler
Şöyle gayip olmuş bunlar
Hiç belirmez nişanları

Bunlar bir vakit beğler idi
Kapıcılar korlar idi
Gel şimdi gör bilmeyesin
Beğ hangidir ya kulları

Ne kapı vardır giresi
Ne yemek vardır yiyesi
Ne ışık vardır göresi
Dün olmuştur gündüzleri

Bir gün senin dahi Yunus
Benim dediklerin kala
Seni dahi böyle ede
Nitekim etti bunları


YUNUS EMRE

23 Mart 2012 Cuma

ŞİİR KLİBİ: " Nerenktibahar"





 Birinci Sahte


                                                        Şimdi siyah-beyazsın, özür dileme

                                                        İlk öl düğünde
                                                        yeşil bişeydin
                                                        Gizlen de koroda
                                                                                    söylüyor gibi yap
                                                        koruya sığın da
 yaşıyor gibi...
                                                        Sana burdan bakan benim
                                                        Bahar sonsuza dek gitmişse eğer
                                                        bir dengeli delilikmiş
                                                        düşlere dalmak
                                                        Bu sana kehanetimdir
                                                                                        önümde eğil.
                                                        Annen gibi ağlar da keman
kurt ulur düşlerin de ya;
hiçbir sefer tırmanmadım
senin çığlık saçlarına
Gözlerin yanar
yanar
arkana bakma...
Şimdi siyah bi yazsın özür dilerim...



 İkinci Sahte




                                                        Göm
                                                        Ölüm  bundan başka nedir?
                                                         Göm beni
                                                        bir gün belki biri bulur
                                                         Yandı ya aslım
                                                        hala sağım
                                                        Çürüdüm
                                                                           çürüdüm
                                                        ben ilki yitik
                                                        kaçıncı baskı
                                                        bir gravürüm     





 Üçüncü Sahte



                                                        Sağır mısın?
                                                        Acı sustu
                                                        Acı da vurma!
                                                        Işıksız delikte kaybolur ıslık
                                                        yel gibi dönmeyelim
                                                        her yanım ıslak
                                                        Göm
                                                        yine göm git!
                                                        Hakkın ya kırıntılarım
                                                        süpür
                                                                 götür
         sat
                                                        Kendimi törpüledim
                                                        aslıma sığmak için
                                                        küçüldüm
                                                                           küçüldüm
                                                        düm tekâ düm tek...






 Dördüncü Sahte
                                                       

                                                        Çerçevedekilerin
                                                        hepsi de külmüş
                                                         Hayli geç oldu bunu ağlamam
                                                        Çok sefer terk edip geri döndüğümde
                                                        bu kül kapağın yasını tuttum
                                                        İhaneti işaret etmek için ben
                                                        taştan yontup bu sureti
                                                        bahçene diktim
                                                        eridim
                                                                 eridim
                                                                           ben deminkiyim.




                                                                                    Kıvanç Nalça


  


18 Mart 2012 Pazar

ŞİİR KLİBİ: " BİR GÜNÜN SONUNDA ARZU"



Ahmet Hâşim

AHMET HAŞİM

Sembolizmin öncülerinden olan Ahmet Haşim, Bağdat'ta doğmuştur. Babasının Arabistan vilâyetlerindeki memuriyetleri sebebiyle düzensiz bir ilkokul tahsili görür. Aynı sebepten dil olarak da sadece Arapçayı öğrenir. Annesinin ölümü üzerine 12 yaşında babasıyla birlikte İstanbul'a gelir. 1897'de Galatasaray Sultanîsi'ne yatılı olarak verilir. 1907'de mezun olunca Reji İdaresine memur olarak girer. Bir taraftan da Mekteb-i Hukuk'a devam eder. I. Dünya Savaşı'ndaki askerliği (1914 – 1918) sırasında Anadolu'nun çeşitli yerlerini görme fırsatı bulur. 1924'te Paris'e, 1932'de de hastalığı sebebiyle Frankfurt'a gider.

Çeşitli yerlerde memur olarak çalışan Ahmet Hâşim, daha çok öğretmenlik yapmıştır. Sanâyi-i Nefise Mektebi'nde (Güzel Sanatlar Akademisi) mitoloji dersleri hocalığı ve Mülkiye Mektebi'ndeki Fransızca öğretmenliği görevlerine ölünceye kadar devam eder.
Hâşim'in sanat ve edebiyata ilgisi Galatasaray Sultanîsi'nde başlar. Bilinen ilk manzumesi "Leyâl-i Aşkım" 1901'de "Mecmua-i Edebiyye"de yayınlandı. Bu dönemde Muallim Naci, Abdülhak Hâmid, Tevfik Fikret ve Cenab Şahabeddin'in tesiri altında kaldı. Son sınıfta iken Fransız şiirini ve sembolistleri tanıdı. Bundan sonra kendi şahsiyetini gösterdi ve ilk şiirlerini kitaplarına almadı. 1905 – 1908 yılları arasında yazdığı ve Piyâle kitabına aldığı "Şi'r-i Kamer" serisindeki şiirleri hayal zenginliği, iç ahenkteki kuvvet ve büyük telkin kabiliyeti ile dikkat çekti ve beğenildi. 1909'da kurulan Fecr-i Âtî'ye girdi. "Edebiyatı ideolojinin değil, estetiğin emrine vermek" prensibinden hareket eden Fecr-i Âtî grubunun yayın organı Servet-i Fünûn dergisinde şiirler yayınladı ve Servet-i Fünûn - Edebiyat-ı Cedide - topluluğuna yapılan hücumlara makaleleriyle katıldı. 1911'de yayınlanan Göl Saatleri adlı şiirleriyle haklı bir şöhret kazandı. Fecr-i Atî dağıldıktan sonra siyasî ve edebî akımların dışında kendisine has bir şiir ve nesir anlayışının tek temsilcisi olarak kaldı.



Sizinle paylaştığım bu şiir Ahmet Hâşim’in Piyâle adlı eserinde yer alır.


BİR GÜNÜN SONUNDA ARZU

Yorgun gözümün halkalarında
Güller gibi fecr oldu nümayan,
Güller gibi... sonsuz, iri güller
Güller ki kamıştan daha nalan;
Gün doğdu yazık arkalarında!

Altın kulelerden yine kuşlar
Tekrarını ömrün eder ilân.
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam
Alemlerimizden sefer eyler?

Akşam, yine akşam, yine akşam
Bir sırma kemerdir suya baksam

Akşam, yine akşam, yine akşam
Göllerde bu dem bir kamış olsam!

(1921)

Ahmet Hâşim

ŞİİR KLİBİ: " MERDİVEN " AHMET HÂŞİM

MERDİVEN...

                                   SESLENDİREN: KIVANÇ NALÇA



MERDİVEN


Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...

Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...


                          Ahmet HÂŞİM

17 Mart 2012 Cumartesi

ŞİİR KLİBİ: " ETME..." Mevlâna Celâleddin-i Rûmî





Mevlâna Celâleddin-i Rûmî



Şiir Klibi: ETME...
ŞİİR: Mevlâna Celâleddin-i Rûmî
SESLENDİREN: Kıvanç Nalça




ŞEMS'İN KAYBOLUŞU


Şems, Sultan Veled'e dedi ki:
“ Gördün ya azgınlıkta yine birleştiler. Doğru yolu göstermekte, bilginlikte eşi olmayan Mevlânâ'nın huzurundan beni ayırmak, uzaklaştırmak, sonra da sevinmek istiyorlar. Bu sefer öylesine gideceğim ki hiç kimse benim nerede olduğumu bilmeyecek. Aramaktan herkes acze düşecek, kimse benden bir nişan bile bulamayacak. Böylece birçok yıllar geçecek de kimse benim izimi tozumu göremeyecek.''

İşte Sultan Veled'e böyle yakınan Şems,1247–1248 tarihinde  aniden  kayboldu.

Mevlânâ, Şems'i çok aradı, onun ayrılığıyla gönülleri yakan, sızlatan nice şiirler söyledi. Onu aramak için iki kere Şam'a gitti. Yine Şems'i bulamadı. Mevlana, Tebrizli Şems'i bulamadı ama mana yönünden onu, kendisinde buldu. Ay gibi kendi varlığında beliren Şems’i, kendi gördü ve dedi ki:

''Beden bakımından ondan ayrıyım ama bedensiz ve cansız her ikimizde bir nuruz. Ey arayan kişi! İster onu gör, ister beni. O’yum, O'da ben.''

11 Mart 2012 Pazar

Şiir Klibi: MAALESEF MAVİ



Şiir Klibi: MAALESEF MAVİ  Yazan ve Seslendiren: Kıvanç Nalça


MAALESEF MAVİ

Maalesef fevkalade hayaller kadar güzeldiniz
Fazlasıyla saydam ve kirli bir pencereden bakıyordum

ŞİİR KLİBİ: DEĞİRMEN... Yazan ve Seslendiren: Kıvanç NALÇA

ŞİİR KLİBİ: DEĞİRMEN... Yazan ve Seslendiren: Kıvanç NALÇA

                                                           DEĞİRMEN


                                           Değirmene mavi ddi
                                                      aya basan adımlardan.
                                                      Ayna sinsi baktı buna.
                                                      Fakat burda ayna değil
                                                      Hicrî takvim önemlidir.

10 Mart 2012 Cumartesi

Şiir Klibi: "ÇİLİNGİR"




Şiir Klibi: ÇİLİNGİR  Yazan ve Seslendiren: Kıvanç Nalça




                                                                     ÇİLİNGİR



                                                       Her bir kilidin
                                                        sır anahtarı
                                                        Ben çaldığı her kapıdan
hep geri döndüm

Şiir Klibi: "Zülfünü Verme Yele..."







Şirazlı Hafız'ın "Zülfünü Verme Yele" adlı şiirinin bir bölümünü Kıvanç Nalça yorumladı.
( Zolf Bar Baad )

7 Mart 2012 Çarşamba

Radyo Şiiri - Bertolt Brecht -






Vedat Sakman, Kıvanç Nalça'nın dilimize çevirdiği  Bertolt Brecht şiirini  besteledi ve yorumluyor.




Radyo şiiri 1936

Sen küçük kutu, tutun bana kaçalım.
ki taşırken seni evden gemiye, gemiden trene
kırılmasın lambaların.
Düşmanlarım hakkımda atıp tutarken yanındaydın
hem yatağımın hem acımın.
Onların zaferlerinden benim kulaklarımdan geçen,
gece en son sen, sabah ilk ses sen
Söz ver bana birden bire susmamak için

Bertolt Brecht
Çeviren: Kıvanç Nalça

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...